
Sokak hayvanlarının akıbeti, tüm hayvansever insanları endişeye sevk etmiş durumda. Hayvan Koruma Kanunu içeriğinde yapılan ve “hayvanların yaşam haklarını hiçe sayan” değişikliklerle birlikte süreç boyunca yaşananlar, hukukçuların ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerinin önemini yeniden hatırlatmış oldu.
Haber: Melek Eliş (Çukurova Bülten-Adana)
Yeni düzenlemeler içeren Hayvan Koruma Kanunu, sahipsiz hayvanların yaşam hakkı açısından büyük endişelere yol açtı.
Hukukçular ve STK’lar, yasadaki değişikliklerin, özellikle sokak hayvanlarının yaşam hakları açısından ciddi ihlallere yol açabileceğini söylüyor.
Yasa tasarısının getirdiği en büyük değişikliklerden biri, sokak hayvanlarının “uyutulması” kavramının genişletilmesi ve uygulama alanının artırılması. Hukukçular, bu düzenlemenin, hayvanların yaşam haklarını ihlal ettiğini ve bu tür bir “uyutma” işleminin aslında ötenazi anlamına geldiğini belirtiyor.
Çukurova Bülten’ e konuşan Avukat Aslı Kaynak, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Nihat Köse ve Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (Haykonfed) Başkanı Nesrin Çıtırık bu değişikliklerin hukuki ve pratik etkilerini değerlendirirken, itiraz ve işleyiş sürecini anlattılar.
“Yaşam bir haktır”
Sahipsiz hayvanların öldürülmesinin yaşam hakkı ihlali olduğunu vurgulayan Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Aslı Kaynak, “Hukukçular olarak yaşamın, bütün canlılar için bir hak olduğunu söylüyoruz. Uyutma ve öldürme gibi kavramlar, yaşam hakkını ihlal eder. Bu tür uygulamalar anayasa ile güvence altına alınmamış olup, Avrupa Sözleşmeleri’ne göre ihlal teşkil ediyor. Mevcut yasal düzenlemeler, hayvanları mal statüsünde görmekte ve bu durum, hayvanların yaşam hakkı açısından büyük bir eksiklik oluşturmaktadır” dedi.
Aslı Kaynak
“Mahkeme ve İtiraz Süreci”
“Yasaya itiraz sürecinde, en yüksek vekil sayısına sahip muhalefet partilerinin Anayasa Mahkemesi’ne başvurma hakkı bulunduğunu belirten Kaynak, “Bu tür itirazların yasa tasarısının yürürlüğe girmesini durdurup durduramayacağı konusunda belirsizlikler var” dedi.
Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte belediyelerin toplama yaparak barınaklara yerleştirmesi zorunlu hale gelecek ve mevcut barınakların kapasitesi bu yükü kaldırmakta yetersiz kalacak. Kaynak, yasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi’ne taşınabileceğini, bunun için muhalefet partilerinin başvuruda bulunabileceğini belirtti. Ancak bu süreç, kanun yürürlüğe girdikten sonra mümkün olacaktır ve mahkemenin iptal kararı verip vermeyeceği belirsizdir. Ayrıca, kanun Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulduktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanacak ve yürürlüğe girecek. İtirazlar, yasa geçtikten sonra yapılabilecek. Yani bu kanunun uygulanabilirliği yok. Bu sadece yapılan bir dayatma. Bu bir katliam yasası. Geçtiği takdirde bu hayvanlar, kedi köpek ayırt edilmeksizin sokaklardan toplanacak ve bir şekilde öldürülecekler”
“Bu ilk beş madde çok önemliydi çünkü hem öldürülmesine hem toplanmasına, yani 6. maddenin kaldırılmasını düzenleyen maddeler bu ilk 5 maddedeydi. Köpeklerimizi, kedilerimizi vermeyeceğiz, onları öldürmelerine izin vermeyeceğiz,” dedi.
“Kanunda elimizi kolumuzu bağlayan birçok hüküm var”
“Eskiden hayvanları sahiplendirip sokakta kalmalarına devam ettiklerini” söyleyen Kaynak, “Şimdi kanun, bir şikayet geldiği takdirde hayvanların terk edilmiş veya kötü koşullarda olduğunu varsayıyor ve hayvan başına 60 bin lira para cezası öngörüyor. Bu da hayvanseverlerin elini kolunu bağlıyor” dedi.
Barınaklara karşı olduğunu belirten Kaynak, “şu anda bile barınaklarda yaşanan olaylar malum. Örneğin, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin barınağında bir köpeğin kürekle vurularak öldürülmesi olayı biliniyor. Bu münferit bir olay değil. Görüntüleri izlediyseniz bilirsiniz, hiçbir işçi buna tepki dahi vermiyor. Ayrıca şu anda barınak kapasiteleri dolmuş durumda ve belediyeler hayvanları alıp bırakmıyor.”
“Yürürlükte olan kanunun 6. maddesi gereği, bu hayvanların öldürülmesi bir maliyet getirdiğini belirten Kaynak, “. Bu hayvanları yakalayabiliyorsanız, kısırlaştırmanız gerekiyor. Bizim için tek yöntem al, kısırlaştır, aşılarını yap ve yerine bırak. Mahalledeki 10 yaşındaki yaşlı bir hayvanı alıp barınağa götürmenin mantığı yok. Zaten saldırgan da değil. Şimdi diyorlar ki bu hayvanlardan çocuklarımızı koruyacağız, saldırgan hayvanları toplayacağız. Ancak yeni yasa, sadece saldırgan hayvanları değil, bütün hayvanların toplanmasını öngörüyor.”
“Belediyeler saldırgan hayvanları zaten toplayamıyor çünkü hayvanlar kaçıyor. Mahallede yatan, insana alışmış hayvanları alıyorlar. O hayvanlara anestezik madde atılıyor. Yaşlı ve hasta olan hayvanlar bu yöntemle toplanırken ölüyor. Dolayısıyla tek insancıl çözüm, kısır olmayan hayvanların kısırlaştırılıp ve bakımı yapıldıktan sonra yerine bırakılmasıdır.Mevcut kanunda yerel hayvan koruma gönüllüleri var ve belediyeler onlarla iş birliği içinde hareket etmek zorunda. Ancak yeni yasa, sokakta hiçbir hayvan kalmamasını öngördüğü için yerel hayvan koruma gönüllülerini de devre dışı bırakıyor. Kedilere de dokunacaklar. Sokakta hiçbir hayvan kalmayacak.Bizim için tek insancıl çözüm, toplamak, kısırlaştırmak, aşılamak ve yerine bırakmaktır. Bu yöntemi hiç uygulamadık. Kanun eksik kaldı diyorlar ama biz bu yöntemi uygulamadık. Belediyelerin bakımevleri yetersiz ve çoğu kısırlaştırma yapmıyor. Yeni kanunda bu hayvanların bakımı için ne kadar bütçe ayrılacağı belli değil. Belli olmayan bir bütçeyle hayvanların ömrü boyunca bakılması mümkün değil. Sistematik olarak öldürülmeye devam edecekler. Katliam olacak. T61 iğnesi çok maliyetli ve şu anda belediyeler hayvanların kalbine çamaşır suyu enjekte ederek öldürüyorlar” şeklinde konuştu.
“Halk Arasında Gerilimler Yaşanması Kaçınılmaz”
Toplumun büyük bir kısmının bu yasayı istemediğini belirten Kaynak, “Belediyeler kanunu uygulamak zorunda kaldıklarında halkla karşı karşıya gelecekler. Medyada, yasa tasarısının konuşulmaya başlanmasından beri sokak hayvanlarının saldırılarıyla ilgili birçok haber yayımlandı. Bu haberler, toplumda köpeklere karşı olumsuz bir algı oluşturdu. Ancak, bu haberlerin bir kısmı gerçeği yansıtmıyor ve yasanın geçmesi için kamuoyu oluşturma çabası olarak görülüyor. Yeni hayvan koruma kanununun geçmesi, hem hukuki hem de toplumsal açıdan büyük tartışmalar yaratıyor. Hayvan hakları savunucuları ve veterinerler, bu kanunun hayvanların yaşam hakkını ihlal ettiğini savunuyor ve daha insancıl çözümler öneriyor. Toplumun geniş kesimleri ise bu yasaya karşı çıkarken, medyada yayılan haberler kamuoyu algısını şekillendirmeye çalışıyor. Kanunun uygulanmaya başlamasıyla birlikte, belediyeler ve halk arasında gerilimler yaşanması kaçınılmaz görünüyor.”
“Hayvan Refahı İçin Endişeliyiz”
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Nihat Köse, sokak hayvanlarına yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifinin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edilen haliyle büyük bir endişe yarattığını söyledi. Köse, teklifin hayvan refahı açısından ülkeyi 2004 yılı öncesi uygulamalara geri döndürecek maddeler içerdiğini ve bu haliyle kabul edilemeyeceğini belirtti.
Yasa teklifinin gerekçesi ve maddeleri incelendiğinde, hayvanların sokaklardan alınarak, “hayvan refahına uygun” olduğu iddia edilen barınaklarda toplanacağı görülüyor. Ancak Köse, bu düzenlemenin mevcut bilimsel ve mesleki gerekçelerle kabul edilmesinin mümkün olmadığını ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ruhuna da aykırı olduğunu ifade etti.
Nihat Köse
23 Temmuz 2024 gecesi itibarıyla yasa teklifinin en tartışmalı maddelerinden biri olan “ötanazi” kelimesi metinden çıkarıldı. Köse, bu değişikliğin yanı sıra 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”nun dokuzuncu maddesinin üçüncü fıkrasına yapılan atıflarla ötanazinin tamamen kapsam dışında bırakılmadığını ve diğer maddelerdeki muğlak ifadelerin suistimale açık olduğunu vurguladı. Bu durumun, istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini belirtti.
Köse, sahipsiz hayvan popülasyonunun çözümü için kamu otoritesinin yerine getirmesi gereken sorumlulukların veteriner hekimler, hayvan severler veya sokakta yaşayan hayvanların üzerine atılamayacağını belirtti. Bilimsel ve vicdani temellere dayanmayan bu yasa teklifinin, bahsi geçen sorunlara çözüm getirmeyeceği vurgulandı.
“Toplumun Katılımı ve Farkındalık”
Haykonfed Başkanı Nesrin Çıtırık ise, sokak hayvanlarının korunması ve yaşam haklarının güvence altına alınması için toplumun da bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. “Sokak hayvanlarının korunması sadece hukuki düzenlemelerle sağlanamaz. Toplumun her kesimi, hayvan hakları konusunda bilinçlendirilmeli ve bu hakların savunucusu olmalıdır. Belediyeler, hayvan hakları savunucuları ile iş birliği yaparak, sokak hayvanlarının kısırlaştırılması ve yerinde bakımını sağlamalıdır. Ayrıca, çocuklara yönelik eğitim programları ile hayvan sevgisi ve sorumluluğu aşılanmalıdır” dedi.
Nesrin Çıtırık
“Kısırlaştırma Kaldırılıyor, Üretime Tedbir Yok”
Kanun teklifinde en dikkat çeken maddelerden biri de kısırlaştırmanın kaldırıldığını söyleyen Çıtırık, “Bu durum, sokak hayvanlarının sayısının hızla artmasına yol açacak. Özellikle köylü vatandaşların çoban köpeklerinin yavruları şehirlerde sahipsiz kalacak ve sonunda öldürülecekler.Kanun teklifinin 13. maddesi, kısırlaştırmayı kaldırmakla kalmayıp, hayvanları toplamayan veya bakımevlerinde hapsetmeyen belediye başkanlarına hapis cezası getiriyor. Bu durum, belediyeleri hem para hem de hapis cezası tehdidiyle hayvanları öldürmeye zorlayacak” dedi
“Milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz”
Nesrin Çıtırık, milletvekillerine seslenerek bu tuzakları görmelerini ve kanun teklifindeki tehlikeli maddelere karşı dikkatli olmalarını istedi. Hayvanların yaşam haklarını koruma amacı taşıyan yasanın, tam tersine hayvanları öldürmeye yönelik bir yasa haline gelmemesi için mücadeleye devam edeceklerini belirtti.