DOLAR 38,2552 % 0.34
EURO 43,8333 % 0.15
STERLIN 51,0885 % 0.12
FRANG 46,9242 % 0.68
ALTIN 4.076,87 % 0,33
BITCOIN 85.249,50 0.738

Önlenmeyen cinayet: “10 Ekim Katliamı’nın yıl dönümü”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Önlenmeyen cinayet: “10 Ekim Katliamı’nın yıl dönümü”

10 Ekim 2015’te KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingine IŞİD tarafından gerçekleştirilen saldırıda 104 kişi yaşamını yitirdi, 500’ün üzerinde kişi de yaralandı.

Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırılarından biriydi.

Ankara Garı’nın hemen önünde gerçekleştirildi.

Patlamanın ardından alana ambulanslardan önce çevik kuvvet polisleri girerek hayati tehlikesi olan ağır yaralı insanlara müdahale eden sağlıkçılara, yaralılara ve ölülere biber gazıyla saldırdı.

Saldırının önceden bilindiğini, IŞİD’linin kendini patlatmasından hemen sonra açıklama yapan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’ndan öğrendik:

“Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var. Takip ediyorsunuz ama bu eylemi gerçekleştirme noktasına kadar şey yaptığınızda başka bir protestoyla karşılaşıyorsunuz… Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız.”

Yani “canlı bombaları takip ediyoruz, ancak eyleme geçmediği için yakalayamıyoruz” diyordu Davutoğlu.

Saldırılar göz göre göre geldi

Sol’un haberine göre; Önce Diyarbakır, ardından Suruç ve sonrasında 10 Ekim’de Gar binası önünde yapılan IŞİD saldırılarının tamamının ortak noktası, saldırıyı gerçekleştiren isimlerin birbirleriyle olan bağlantısı, bu isimlerin birçoğunun istihbarat takibinde olduğunun kayıtlara geçecek kadar net olduğu ve saldırıların hepsinin öyle gizleye gizleye değil açık açık geldiğiydi.

Suruç’ta 33 genci öldüren canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün abisi Yunus Emre Alagöz, elini kolunu sallayarak geldiği Ankara’da Suriye uyruklu bir diğer canlı bombayla birlikte 103 kişiyi öldürüyor, ancak Suruç’tan bu yana Adıyaman’da örgütlenen ve takip altında olan Dokumacılar grubu adlı çeteye dokunulmuyor…

Yunus Emre Alagöz’ün ailesiyle “helalleştiğine” kadar bilgi sahibi olan ve helalleşmeyi Türkiye içinde sansasyonel bir eylemde kullanılabilir şeklinde uyarı notuna döken, yani Alagöz’ü dinleyip takip altına alanların sorumluluğu hala orta yerde duruyor.

MİT’in 10 Ekim’den hemen önce saldırı olacağına dair hazırladığı bilgi ve istihbarat notları, Emniyet’e gelen istihbaratlar ve süreç içinde ortaya çıkan onlarca diğer belge.

Tüm bunlara rağmen kamu idarecileri yargılanmadı. İhmali olduğu gerekçesiyle soruşturulan 11 emniyet mensubu hazırlanan raporda, istihbarata rağmen önlem alınmaması “bazı eksiklikler” olarak değerlendirildi.

16 sanık firari

Sanıkların yargılandığı davanın kendisi de tartışma konusu oldu.

Bir sanık kendisini “AKP üyesiyim” diye savundu, 10 Ekim’e “katliam” diyen gazeteci “devleti alenen aşağılama” iddiasıyla hapis cezası aldı.

Katliama ilişkin yıllar süren dava sonrası 1 Temmuz’da görülen duruşmada karar çıktı. 10 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ellerini kollarını sallayarak Ankara’ya giren bombacılar, “insanlığa karşı suç işlemekten” beraat ettiler. Dosyanın firari sanıklar yönünden ayrıldı. 26 sanıklı davada 16 kişi hâlâ yakalanamadı.

‘Adalete olan inancımız azaldı’

Saldırıdan yaralı kurtulanlar ve yakınlarını kaybedenler katliamın 9. yılında ANKA‘ya konuştu.

10 Ekim Barış Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık, patlamadan yaralı kurtulan yurttaşlardan biri. O güne dair yaşadıklarını anlatan Kocabıyık, “Arkadaşlarım öldü yaralananlar ise uzuvlarını kaybetti, ben sağır kaldım bunu söylemeye utanıyorum” diyerek şöyle konuştu:

“9 senedir sadece ve sadece o katliamın sebebini ve sebep olanları gerçek katillerin ortaya çıkması için bir mücadele yürütüyoruz. Bizi ayakta tutan da bu duygumuz. Başka türlü o acıyla baş edebilmemiz mümkün değil. 104 arkadaşımızı kaybettik. Hayatımızda büyük bir boşluk oluştu hala o boşluk dolmuyor. Bu ülkede barışın tesis edilmesi adaletin gelmesi için mücadelemize devam ediyoruz.”

Kocabıyık, Temmuz ayında çıkan karar içinse “Türkiye yargısının adalet tesis edeceğine dair olan inancımızı iyice azalttı” diye konuştu.

10 Ekim katliamında babası Osman Boğacı’yı kaybeden Çağlayan Bozacı ise yargı sürecinde insanlığa karşı işlenen suç kavramının dosyadan çıkarılmasıyla, yıllar sonra yapılacak yargılamaların da engellendiğini belirtti. Bozacı, “Bizim bütün derdimiz tarihe not düşmek. Biz orada zaten bu tetikçilerin, bu taşeronların yargılanacağını ve göstermelik cezalar verileceğini biliyorduk” ifadelerini kullandı.

TKP: Göstermelik davalarda asıl suçluların biri dahi hakim karşısına çıkarılmadı

Türkiye Komünist Partisi, 10 Ekim katliamının 9. yıldönümünde bir açıklama yayımladı. X hesabından yapılan açıklamada, “10 Ekim, komşu ülke Suriye’yi cihatçı çetelere teslim etmek isterken ülkemizin kalbini cihatçılara açan bu düzenin kendi elleriyle yön verdiği bir katliam olarak anılacak” denildi.

Hesabının mutlaka sorulacağına dikkat çekilen paylaşımda şu ifadeler yer aldı:

“10 Ekim, bundan tam 9 yıl önce, baştan sona tüm ayrıntılarıyla bilinen ama hiçbir önlem alınmayan, 104 yurttaşımızın göz göre göre IŞİD bombalarına kurban edildiği günün yıldönümü.

Her şeyi biliyorlardı; kimin saldıracağını, bombaların nasıl geleceğini, nerede patlatılacağını ama sadece seyrettiler…

Yetmedi, saldırının hemen ardından yaralıları kurtarmaya çalışanların, yaralıların üzerine gaz bombalarıyla saldırdılar; unutmadık…

Aradan 9 yıl geçti. Göstermelik davalarda asıl suçluların biri dahi hakim karşısına çıkarılmadı.

10 Ekim, komşu ülke Suriye’yi cihatçı çetelere teslim etmek isterken ülkemizin kalbini cihatçılara açan bu düzenin kendi elleriyle yön verdiği bir katliam olarak anılacak. Ve hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacak!”

Erciş Haberleri
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler