Pandemi döneminde yaşlı hastaların özel hastanelere kasıtlı olarak sevk edildiği iddiaları gündeme oturdu. Sağlık örgütleri, konunun titizlikle incelenmesini talep ediyor.
Tüm ülkede yankı yaratan “Yenidoğan Çetesi” haberlerinin ardından Adana’da Covid-19 pandemisi sırasında “Yaşlı Hasta Çetesi” iddiası ortaya atıldı.
Covid-19 pandemisi sırasında devlet ve şehir hastanelerinde yatan yaşlı hastaların, anlaşmalı özel hastanelerin yoğun bakımlarına yönlendirildiği, bu hastaların satürasyonlarının kasıtlı olarak düşük tutulup yatış sürelerinin uzatıldığı iddia edildi. Bu iddialar, AKP’ye yakınlığı ile bilinen Zeki Kızılkaya’ya ait. X platformunda paylaşımlar yapan Kızılkaya, özel hastane ismi de vererek paylaşımları için bir kaynak göstermedi, “İl Sağlık’ta Yaşlı Hasta Çetesi” başlığı ile paylaştığı bilgileri “İddialar” olarak ifade etti.
Evrensel’den Volkan Pekal’ın haberine göre; Konuyu teyit edebilmek üzere aradığımız İl Sağlık Müdürü Halil Nacar’a ulaşamadık. Nacar’ın yönlendirdiği İl Sağlık Müdürlüğü’nden bir kaynak iddiaları reddettiklerini ve gerçeklikten uzak olduğunu ifade etti. Konu ile ilgili herhangi bir şikayet ya da soruşturma olmadığını ifade eden İl Sağlık Müdürlüğü yetkilisi, “Bir hastanenin sevki 112 üzerinden yapılır. Söz konusu sevklerin son 10 yıllık verilerinin sistemde kayıtlı. Sevk olması için devlet hastanelerinde yer kalmamış olması gerekir. Pandemi döneminde hastanelerin tamamında kamu yüzde yüz doluluk kapasitesi ile çalıştı. Acil servislerde de dahil tümü doluydu. Akıldan mantıktan uzak bu iddiaları tamamını reddediyoruz. Yapılan paylaşım İstanbul’daki olayın istismar edilmesinden ibaret” dedi.
“Etkin bir soruşturma yürütülmeli ve kamuoyu bu konuda bilgilendirilmeli”
Konu ile ilgili görüştüğümüz sağlıkçılar olayı hiç duymadıklarını söylediler. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Eş Başkanı Erol Eren de, söz konusu devlet ve Şehir Hastanesi’nde böyle bir olayı duymuş olsalar zaten gündeme getireceklerini belirterek bu iddiaların titizlikle araştırılması gerektiğin ifade etti. Adana İl Sağlık Müdürlüğü’ne seslenen Eren, etkin bir soruşturma yürütülmesini ve kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesini talep etti.
Sağlık sisteminde yaşanan bu iddia ile birlikte “Yeni Doğan Çetesi” olayının özelleştirme politikalarının sağlığa olan olumsuz etkilerini gözler önüne serdiğini ifade eden Eren, Kamusal sağlık hizmetlerinin zayıflatılmasının, toplumun geniş kesimlerinin sağlık hizmetine erişimini zorlaştırırken, sağlık çalışanlarını da güvencesiz koşullarda çalışmaya zorladığını ifade etti. Türkiye’nin 2003’ten itibaren uygulamaya koyduğu “Sağlıkta Dönüşüm” programının, sağlığı piyasa koşullarına terk ettiğini ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesiyle birlikte sağlık sisteminde büyük sorunlar yaşandığını ifade eden Eren, “2023 yılı itibarıyla 933 kamu hastanesi, 68 üniversite hastanesi ve 568 özel hastane faaliyet gösteriyor. Özel hastanelerin büyümesiyle, sağlık sektörünün üçte birinin özel sektör kontrolünde olduğu belirtiliyor. Bu tablo, kamusal kaynakların özel sektöre aktarılmasının sağlık sistemindeki eşitsizlikleri artırdığını gösteriyor” dedi.
Sağlık Bakanlığının 2023 verilerine göre 2002 yılında tüm basamaklarda hekime müracaat sayısı 208 milyon iken bu rakamın 2023 yılında 1 milyara dayandığını hatırlatan Eren, bu artışın sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürdüğünü, bazı branşlarda randevu krizinin yaşandığını dile getirdi. Özelleştirme politikalarının, halkın sağlık hizmetine erişimini zorlaştırdığını belirten Eren, “Herkes için ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti için mücadelemiz sürecek” dedi. Sağlık sisteminin piyasa odaklı hale getirilmesi yerine, bilimsel ve çağdaş bir sağlık sistemi kurulmasının gerekliliğine dikkat çekti.
“Sistem insanlık onurunu ve hekimlik etik değerlerini ihlal ediyor”
Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Özden Polatöz, de “Konu ile ilgili üyelerimizden bize gelen bir bilgi ya da şikayet yok. Ama İl Sağlık Müdürlüğünün bu olayı incelemesi gerekir” dedi. Yenidoğan bebek skandalı ve Adana iddiası ile ilgili konuşan Polatöz, yaşanan skandalların Türkiye’nin sağlık sistemindeki derin yapısal sorunların bir yansıması olduğunu belirtti. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlık hizmetleri üzerindeki yıkıcı etkilerini vurgulayan Polatöz, sistemin insanlık onurunu ve hekimlik etik değerlerini ihlal ettiğini ifade etti.
Uzm. Dr. Polatöz, olayın ayrıntılarının hekimlik mesleğinin etik değerlerini ve insanlık onurunu ayaklar altına alacak boyutta olduğunu belirterek, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini vurguladı. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte hastanelerin ticarethane, hastaların ise müşteri olarak görüldüğünü söyleyen Polatöz, bu anlayışın halk sağlığını ciddi bir tehlikeye attığını ifade etti.