

Esra Eda Gürgen, Adana’da yaşıyor. Çukurova Üniversitesi’nde öğrenci.
Esra Eda Gürgen (Delibal) – Çukurova Bülten Haber Merkezi
Sabahları olmayan geceleri baştan sona doğru saysaydım eğer, ömrüm yetmezdi o geceleri satırlara dökmeye. Gönlümün ağrıları, belki de her güne sessizce sızdı. Çaresiz, güçsüz ve usulca dağıldı her zerreme uykusuzluk. Bir zehir gibi kanımda dolaştı her seferinde; panzehiri aradım belki de senelerce.
Kalemlerim anlayamıyor bu döktüğüm satırları; sözcükler ise küs bu gece. Kimse duymuyor bu çığlıkları. Bir varoluş, bir yok oluş; ortada kahroluş. İnsanoğlunun en büyük, kapanmayan yarası: Ölenlere anlatılan son pişmanlığın duyulmaması.
Soğuk bedenlerin sıcak kalpleri vardı; sıcak bedenlerin soğuk karakterleri. Gözlerde görülen sahte mutluluk, acıyan kalbe ihanet; dökülen gözyaşlarına bir kasvet. Gerçekleri göremeyen kalplere ise büyük bir nimet.
Bir düşünce gelip çöküyor zihnime: İnsan neden ağlar? Mutluluktan mı, üzüntüden mi, bilmiyorum. Bildiğim bir şey var: Her damla gözyaşı bir hikâyeyi anlatır. Ve bazen, o hikâyeleri anlatacak bir dilin olmaması insana daha ağır gelir. Çünkü gözyaşı, sadece bir çığlığın sessiz hâlidir; yitip giden umutların, karşılıksız duaların bir yankısıdır.
Umutların bitmesiyle yavaş yavaş tükenir, sonra da son verirsin hayal kurmaya. Tamamen gerçeklere odaklanır, hayal kurmaktan vazgeçer, zamanla tükenirsin kendi içinde.
Hayali olmayan insanların bir vazgeçişleri olduğunu düşünüyorum; içlerinde kopan fırtınalar bir şekilde durmuş ve savaşını kaybederek hayal kurmamakla çözüm bulurlar.
Sabahları olmayan gecelerde kayboluyorum. Gecelerden bir sabah doğar mı, bilmiyorum. Ama o sabaha kadar, karanlıkla yürümeye devam edeceğim. Çünkü başka bir yol bilmiyorum.