TKP’nin, cihatçı grupların Suriye’de yönetimi düşürmesine dair yaptığı açıklamada, “Suriye’de huzur, istikrar ve barış ancak emperyalizm ve cihatçılar yenilgiye uğradığında tesis edilebilir” denildi.
Suriye’de Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) bünyesindeki cihatçı grupların, Suriye Ordusuna karşı 27 Kasım’da başlattıkları saldırılar sonucunda Suriye yönetimi düştü.
Türkiye Komünist Partisi (TKP), konuya dair açıklamada bulundu. Yaklaşık 15 yıl önce ABD emperyalizmi ve bölge gericiliği tarafından Suriye’yi parçalamak için yürürlüğe konan planın dün itibariyle başarıya ulaştığı belirtilen açıklamada, ABD, İsrail, İngiltere, AKP hükümetinin harekete geçirdiği cihatçı güçlerin bir hafta gibi kısa bir sürede Suriye yönetimini düşürdükleri aktarıldı.
‘Suriye’de ‘kazananlar’ın tamamı ABD ve İsrail’in müttefikidir’
Sol Haber’in aktardığına göre; “Bu ülkeyi kaybetmeyeceğiz, kazanacağız” başlıklı açıklamada söz konusu gelişmeyle birlikte Suriye’ye istikrar ve barışın gelmeyeceğinin altı çizilerek “Tersine yıllarca katliamların, işgallerin, yağma ve talanın, sonu gelmeyen çatışmaların yaşandığı Suriye’de bütün bunları az da olsa dizginleyen son tutamak noktası da ortadan kalktığı için barbarlık dönemi açılacak” denildi.
TKP açıklamasında, Suriye’deki tabloda kazananın “şimdilik” İsrail olduğu ve İsrail meselesinin bir din meselesi olmadığının bir kez daha kanıtlandığı vurgulandı. Açıklamaya şu ifadelerle devam edildi:
“Cihatçı gruplar ve İsrail büyük bir uyum içinde çalışarak Suriye’yi ele geçirmiştir. AKP hükümeti bu uyumu sağlayan unsurdur.
İsrail’in kazanması, ABD emperyalizminin kazanmasıdır. Bugün Suriye’de ‘kazananlar’ın tamamı ABD ve İsrail’in müttefikidir. Belki ‘kazananlar’ arasında kanlı çatışmalar gerçekleşecek, belki sahada bir haftadır tanık olunan “uyum” ABD tarafından tesis edilecek.
Ancak ABD ‘barış’ı her zaman kanlıdır, her zaman yeni çatışmalara gebedir. Suriye’de huzur, istikrar ve barış ancak emperyalizm ve cihatçılar yenilgiye uğradığında tesis edilebilir.
Suriye’de emperyalizme ve siyonizme karşı bir direnç mutlaka oluşacaktır. Bu direncin başka uluslararası güçlere bel bağlamadan, devrimci bir perspektifle, laikliği savunarak hareket etmesi, birleştirici olması, biraz da Türkiye’deki gelişmelere bağlıdır.”
İsrail ve ABD’nin cihatçıları kullanarak Suriye’de geçici bir zafer kazandığı vurgulanan açıklamada, “İsrail, ABD ve cihatçılık Türkiye’de yenilmelidir” denildi.
Açıklamada, yurttaşlara seslenilerek “Bu bir oyun değil. Ülkemizi, geleceğimizi önemsiyorsak, nasıl ayağa kalkıp bu barbarlıktan kurtulacağımızı konuşmamız ve gereğini yapmamız gerekiyor” çağrısında bulunuldu.
Açıklamada, Suriye’de yaşananların mezhepçiliğin, dinciliğin, milliyetçiliğin, sırtını yabancı güçlere dayamanın nelere yol açacağının kanıtı olduğuna dikkat çekildi ve “Türkiye var olmaya devam edecekse değişmek zorundadır. Sömürünün, eşitsizliğin, adaletsizliğin kol gezdiği bir ülkede birlik olmaz” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’nin ve yurttaşların büyük bir sınavla karşı karşıya olduğuna vurgu yapılan açıklama, şöyle noktalandı:
“Suriye’deki gelişmelerden sonra ‘genişleme’yi düşleyen Yeni Osmanlıcı çevrelerde yaşanan sevincin dizginlenmesi zorunludur. Bu yaklaşım yalnızca sömürü, eşitsizlik ve adaletsizliği fetihçilikle perdelemeye kalkmak anlamına gelmez, Türkiye’nin dağılmasına yol açacak bir planın yürürlüğe girmesine de neden olur.
Ülkemiz ve yurttaşlarımız büyük bir sınavla karşı karşıyadır.
Ya bu ülkeyi uçurumun eşiğine getiren sömürücü, dinci, Amerikancı zihniyeti yeneceğiz ya da o uçuruma yuvarlanacağız.
Biz kendimize, halkımıza, insanlığa güveniyoruz.
İsrailcilerin sevinci yarım kalacak.”