
Bursa’da doğup büyüyen ve aynı binalarda yaşayan beş kuzen, örgüye olan tutkularını gençlere aşılamak amacıyla örgü öğrenme kitleri üretti. İlk ayda büyük başarı elde eden kitler, pazaryerlerinde bir numaraya yükseldi ve olumlu geri dönüşlerle kuzenlerin motivasyonunu artırdı.
Tekstil merkezi Bursa’da çalışmanın avantajlarını kullanan kuzenler, işlerini büyütmeye devam ediyor. Bizler de 5 örgü tutkunu gençler ile yaptıkları ve elde ettikleri başarıyı, yarattıkları marka Self Yarns‘ı konuştuk.
🔴 Söyleşi: Şükran Rençber (Çukurova Bülten Haber Merkezi)
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Cemre Çelik: 21-28 yaşları arasında 5 kuzeniz. Emir Saykal, Serhan ve Alihan Saykal ikiz kardeşler, Emre Çelik ve ben, Cemre Çelik. Hayatımız boyunca aynı binalarda yaşadık, 5 kardeş gibi büyüdük. Kuzen, abla, abi, kardeş derken son olarak iş arkadaşları olduk. Hepimiz Bursa’da doğup büyüdük ve hala burada yaşıyoruz.
“ÖN YARGILARLA MÜCADELE ETMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK”
İşe nasıl başladınız? Bu sektöre girmenizdeki motivasyon neydi?
Cemre Çelik: Örgünün ne kadar eğlenceli olduğunu biliyorduk ve bunun tarih olmasındansa tekrar yükselişe geçebileceğini düşündük. Biz bu işi gençlere sevdirir, ön yargıları yıkarız inancıyla yola çıktık ve örgü öğrenme kitleri ürettik. Birçok kişide test ettikten sonra ürünün beğenilmesi, sadece bir ayda pazaryerlerinde bir numaraya çıkması ve en önemlisi müşterilerden gelen geri dönüşler bizi daha da heveslendirdi ve devam etmemizi sağladı diyebilirim.
Başlangıçta yaşadığınız en büyük zorluklar nelerdi ve bu zorlukları nasıl aştınız?
Cemre Çelik: İlk örgü kitlerini geliştirmemiz yaklaşık 5 ay sürdü. Düşünsenize her gün saatlerce çalışıyorsunuz ama 5 ay boyunca sonuca ulaşamıyorsunuz, yaptığınızın maddi veya manevi bir karşılığı olmuyor, çevrenizdeki birçok kişi ne yaptığınızı, hedefinizi dahi anlamıyor. O dönemde biraz baskı oluşmuştu ama ailemiz bize destek oldu. Ekip olarak da birbirimize çok inandık ve bugünlere ulaştık.
“YURT DIŞINA ÇALIŞIYORUZ; ÜST KALİTE KADİFE İP ÜRETİYORUZ”
Kendi markanızı yaratma fikri nasıl ortaya çıktı ve bu süreç nasıl gelişti?
Cemre Çelik: Örneğin kadife ipten yola çıkarsak, kadife ip üretmenin 5 farklı yolu var. Her birinde maliyet ve kalite değişiyor. Bir Alman markası için 2 yıldır en üst kalitede kadife ip üretiyoruz. Yerli markaların kadife iplerini gördüğümüz anda ne kadar kalitesiz ve ucuz ürün olduğunu direkt anlıyoruz. O dönemde kaliteye gerekli önem veren, müşterilerine dokunan, samimiyeti sağlayan yerli bir marka olmadığını, tüm markaların tamamen fiyat odaklı olduğunu, gençler yerine genelde yaşlıları hedef aldığını fark ettik ve tam aksini yapmak üzere Self Yarns’ı kurduk. Daha sonra iplerin yanı sıra örgü öğrenme kitleri de ürettik ve şu an asıl odaklandığımız kısım örgü öğrenme kitleri diyebilirim.
“KENDİ MARKAMIZI ÜRETİRKEN ÖZGÜRÜZ”
Hem kendi markanızla üretim yaparken hem de başka markalara üretim yaparken karşılaştığınız en büyük farklar neler?
Cemre Çelik: Başka markalara üretim yaparken yapılacak her şey belirli oluyor. Onların seçtiği renkler, etiketler, miktarlar… Bize sadece üretip göndermesi kalıyor. Yurt dışında birçok markanın kurulmasına da öncü olduk aslında. Kendi markalarıyla ürünleri olmayıp hep başka markaların satışlarını yapan şirketlerin kendi markalarını çıkarmasını sağladık ve çok güzel dönüşler aldık. Kendi markamıza üretirken ise yaratıcılığımızı, kendi zevk ve fikirlerimizi ortaya koyuyoruz, tüm kararlar bize ait oluyor, bir sınır yok. Kendi markamızı üretirken özgürüz diyebilirim, bence en büyük fark bu.
“BU İŞ BİZE FARKLI BAKIŞ AÇILARI KAZANDIRDI”
Ekip olarak çalışmanın size sağladığı avantajlar neler? Aile üyeleriyle çalışmanın özel bir yanı var mı?
Cemre Çelik: Bugüne kadar olan deneyimlerimden yola çıkarak, ekip olmanın çok farklı bakış açıları getirdiğini söyleyebilirim. Hepimizin zevkleri, düşünce tarzları, fikirleri bambaşka. Birimizin aklına gelmeyen bir başkamızın aklına geliyor ve farklı fikirleri değerlendirip tartışabilmek, birçok faklı bakış açısı görmek daha iyi analiz yapmamızı sağlıyor.
Ekip olmanın bir diğer büyük avantajı, bir projenin hızlıca bitirilmesi gerekiyorsa hemen işleri bölüşüp birkaç günde bitirebiliyoruz. Örneğin biri tasarımları yapıyor, biri videoları çekiyor, diğeri çekilen videoları editliyor gibi.. Bu şekilde zincirleme iş bölüşüyoruz. Ayrıca komşu olmamız da büyük bir avantaj, saat fark etmeksizin toplantı yapabiliyoruz.
Aile üyeleri ile çalışmanın iyi yanı, özel bir işin varsa izin almak kolay oluyor.
“23 YAŞ ALTI ÖRGÜ ÖREN BİRÇOK ERKEK VAR”
Ekip üyelerinizin tamamının erkek olması ve örgü işine katılmaları sosyal medyada nasıl tepkiler alıyor Bir ek soru da sormak istiyorum. Erkeklerin örgü örmesi konusundaki toplumun önyargılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemre Çelik: Yeni nesil ile bu ön yargıların biraz daha kırıldığını düşünüyoruz. Örgü öğrenme kitlerimizi alıp örgü öğrenen 23 yaşının altında bir çok erkek var. Bize mesaj atıp ördüklerini gönderiyorlar, çok mutlu oluyoruz.
İşe dair en çok keyif aldığınız anlar neler?
Cemre Çelik: E-ticaret kapsamında müşterilerimizden olumlu geri dönüş almak en keyifli yanı diyebilirim. Birinden “sayenizde örmeyi öğrendim” veya “Ahtapotu bitirdim sizce nasıl olmuş? bu benim ilk örgüm” gibi dönüşler almak yaptığımız her şeyi keyifli kılıyor. Toptan satışlarımızda ise yeni bir müşteri kazanmak, büyük veya küçük bir müşteri olması fark etmeksizin yeni biriyle bağ kurup anlaşmak, çalışmaya başlamak çok güzel bir şey. Hele daha önce hiç satış yapmadığımız yeni bir ülkeyse bu bizi çok daha fazla heyecanlandırıyor.
“MARKAMIZI KÜRESEL HÂLE GETİRMEK İSTİYORUZ”
Kendi markanız için gelecekteki hedefleriniz neler?
Cemre Çelik: Öncelikle markamızı küreselleştirmek diyebilirim. Örgü kitlerimizi yurtdışına kendi markamızla pazarlamak istiyoruz. Farklı ülkelerde birkaç distribütör ile anlaşmak gibi bir hedefimiz var. Tabi en büyük hedefimiz her zaman örmenin eğlenceli bir şey olduğunu herkese göstermek.
“İLK İŞİMİZ SOSYAL MEDYA HESABI AÇMAK OLDU”
Sosyal medyayı işiniz için nasıl kullanıyorsunuz?
Cemre Çelik: E-ticarete başlamaya karar verdikten sonra ilk işimiz sosyal medya hesaplarımızı açmak oldu. Türkiye’de örgü sektöründe sosyal medyayı bizim gibi kullanan bir başka marka yok. Çok tatlı, güzel içerikler üreten örgü influencerları var, ama marka olarak eğlenceli içerik üreterek takipçileriyle bağ kurmaya çalışan tek marka biziz. Büyük firmalar genellikle daha profesyonel içerikler üretiyorlar, bizim farkımız halktan biri gibi olmak. Hepimizin genç olmasının da çok büyük faydası var, sosyal medyayla iç içe büyüdük, trendleri kolayca yakalayabiliyor, neyin ilgi çekip çekmeyeceğini az çok anlayabiliyoruz. Sosyal medyada en önemli şey aktif olmak. Paylaşım yaparken sık sık kullandığımız bir laf var, “saçma > hiç”. Alihana göre saçma olan bir akım bana mantıklı gelebiliyor. Hiç story atmamaktansa saçma bir story atmak çok daha fazla etkileşim getiriyor. Sana saçma gelen şey başkalarına çok güzel gelebiliyor.
“ÖĞRENDİKTEN SONRA ZEVKLİ GELMEYE BAŞLADI”
Örgü örmeye nasıl başladınız ve bu süreçte ne hissettiniz?
Cemre Çelik: Başlangıçta örgünün insanları nasıl sakinleştirdiğini çok sorguladık, çünkü biz yapamadıkça sinirleniyor geriliyorduk. “Bu hastalıklara iyi gelmez aksine insanı hasta eder” diyordu Serhan. Hepimiz sıfırdan öğrendiğimiz için yeni başlayanların halinden çok iyi anlıyoruz. Nerede takılırlar, nerelerde pes edebilirler. Bunları bire bir deneyimlediğimiz için kendi eğitim videolarımızı özenle çekiyoruz. 1-2 kere deneyip pes etmeyen herkesin öğrenebileceği bir hobi ve öğrendikten sonrası gerçekten çok zevkli. Kendi oyuncaklarınızı, giysi ve aksesuarlarınızı örmek inanılmaz bir his. Bir çanta takıp dışarı çıktığınızda çantanı nerden aldın sorusuna kendim yaptım diyebilmek tarif edilemez.
“NEDEN OLDUĞUNU ANLAYAMADIĞIMIZ ŞEYLER VAR”
Erkeklerin örgü örmesine dair toplumda karşılaştığınız en yaygın önyargılar neler?
Cemre Çelik: Şu ana kadar bu konu hakkında şahsi olarak rahatsız edici bir yorum almadık. İnsanlar şaşırdıklarını söylüyorlar ama kötü yorum yapmıyorlar. Takipçilerimizden gelen “ben de örmek istiyorum ama erkek olduğum için annem izin vermiyor” gibi yorumlar bizi üzüyor. Neden olduğunu anlayamıyoruz. Bursa’da kahvede amcaların toplanıp örgü ördüğü bir köy var mesela. Acilen normalleştirilmesi gereken bir durum.
“ÖRGÜ ÖRMEK GERÇEKTEN DE EĞLENCELİ”
Bu önyargılarla nasıl başa çıkıyorsunuz ve toplumu nasıl bilinçlendirmeyi hedefliyorsunuz?
Cemre Çelik: Genel olarak örgüye karşı olan ön yargıdan bahsedeyim
Sektöre uzak birçok kişi örgünün modasının geçtiğini, artık kimsenin örgü örmediğini düşünüyor. Hatta Avrupanın birçok ülkesine iplik sattığımızı söylediğimde çok şaşırıyorlar. “Ne, Almanlar da mı örgü örüyor? Yok artık!!” gibi tepkiler alıyoruz.
Oysa biz biliyoruz ki örgü örmek öncelikle çok eğlenceli. Örgü örmenin de ötesinde, bir şey üretmek, örerek var etmek, onu giymek dokunmak çok güzel bir haz veriyor insana. Ürünlerimizde bir şeyi başarmanın hissini anlatıyoruz. Uzaylı Corç örgü kitini alıp, bu oyuncağı örme deneyimini satıyoruz. İnsanlar dışarda bir iki saatte harcadıkları paraya sıfırdan bir beceri öğrenebiliyorlar. Onlara örgünün manevi güzelliklerini anlatıyoruz. Psikolojiye yararlarından bahsediyoruz. Ekrandan bir nebze uzaklaşmayı, gerçek hayatta bir şeyler yapmayı hatırlatıyoruz. Ve bunu yaparken çok eğleniyorlar!
Futbolun Tahribatında Yeni Evre: Düşmanlaştırma, Rant, Baskı