
İzmir Karşıyaka’da yaşayan Şebnem Tan, 35 yaşında, 7 yaşında bir kız çocuğu annesi. Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunu olan Tan, zorluklarla mücadele etmeye çalışan bir kadın…
🔴 Özel Haber: Şükran Rençber | Çukurova Bülten Haber Merkezi
Aynı zamanda Gastronomi ve Mutfak Sanatları öğrencisi olarak eğitimine devam ediyor. Yaklaşık 1 yıldır hayatına bekar anne olarak devam eden Şebnem Tan, yaşadığı ekonomik, sosyal ve psikolojik zorlukları aşmak için mücadele ediyor.
“Ekonomik zorlukları tercih ettim”
Tan, boşanma sürecinin ardından ekonomik olarak zorlanmayı göze alarak kızına ve kendi eğitimine zaman ayırabilmek için part time bir işte çalışmayı tercih ettiğini belirtti. Bu süreçte ulaşımını çoğunlukla bisikletiyle sağladığını dile getiren Tan, “Bir bisikletim var, çocuk koltuğu olan. Ulaşımımın çoğunu bisikletle sağlıyorum. Psikolojik olarak sağlam durabilmek için imkanım oldukça psikolog desteği alıyorum ve boks yapıyorum.”dedi.
Boşanma kararını bir kadının vermesiyle erkeğin vermesi arasındaki bakış açısının dahi farklı olduğunu vurgulayan Tan, “Konfor alanından çıkan kadın olduğunuzda, ‘İşin çok zor.’ gibi tepkilerle karşılaşıyorsunuz” diyerek toplumun kadın üzerindeki baskısına dikkat çekti.Bu süreçte yetersizlik ve suçluluk hislerinin zaman zaman kendisini zorladığını ifade eden Tan, özellikle aile ve çevre desteği olmadığında bu duyguların daha yoğun yaşandığını söyledi.
“Kendimi onaylamayı öğreniyorum”
Yaşadığı sosyal zorluklara rağmen kendini onaylamayı öğrenmeye başladığını söyleyen Tan, çocuğuyla olan ilişkisini toplumsal cinsiyet ve psikoloji eğitiminin katkılarıyla daha sağlıklı bir şekilde yönettiğini ifade etti.
Bu konu ile ilgili Tan, “Sosyoloji okumak iş anlamında beni zorlasa da kendimi çok şanslı hissediyorum. Bekar annelerin ülkemizde çok fazla olduğunu biliyorum. Psikoloji eğitimi aldığım için çocuğumla ilgili değişimleri daha sakin karşılayabiliyorum.”dedi.
Türkiye’de bekar annelerin en büyük sorunlarından birinin sosyal destek eksikliği olduğunu ve acil çözümler üretilmesi gerektiğine değinen Tan, “Esnek iş koşulları, çocuklar için psikolojik ve sosyal destek çok önemli. Çocukların yarım gün okula gittiklerini düşünürsek, kalan zamanda ne yapacaklar? Her mahallede ücretsiz, sosyal ve diğer alanlarda çocukları geliştiren kurumların oluşturulması lazım.”diye vurguladı.
“Koşulsuz sevgiyle eşlik eden bir anne olmak”
Kızının geleceği için en büyük dileğinin özgüvenli, kendine şefkat gösterebilen bir insan olması olduğunu belirten Tan, “Ona hayat dersi vermek haddim değil. Sadece her zaman rahat bir nefes alabileceği bir annesinin olduğunu bilmesini isterim.” sözleriyle annelik anlayışını özetliyor. Şebnem Tan, yalnızca kendi mücadelesini değil, tüm bekar annelerin sesi olmak için de umut dolu bir mesaj veriyor: “Utanmadan, suçlu hissetmeden yaşamayı öğrendiğimizde her alanda çok şey değişecek. Biz bunu dönüştürecek umuda ve güce sahibiz.”
“Kadınlara yerleştirilmiş yapay korkular”
Boşanmanın ardından ailesinden ve yakın çevresinden destek görmediğini ifade eden Tan, toplumun bekar annelere yönelik olumsuz algılarının yükünü taşıdığını aktardı. Ailesinden sıkça “Bu yolu sen seçtin, yalnızsın.” sözlerini duyduğunu belirten Tan, aslında bunun kadınlara öğretilmiş yapay korkular olduğunu söyledi.
Yaşadığı durum ile ilgili kendine yetebilmeyi de öğrendiğini aktaran Tan,“Hiçbirini mükemmel yapamayabilirim. Hayatın içerisinde, akışta bir şekilde yolunu buluyorsun. Bazen eksik, bazen yeterince… Sabah kalkıp bisikletimle kızımı okula götürüyorum, oradan okuluma, işime gidiyorum. Zorlanıyorum ama sağlıklıyım. İstediğim bir şeyi almayı erteliyorum ama kendime ve kızıma yetebiliyorum.” Sözlerini aktardı.
“İyi misin?” sorusunun gücü
Bekar annelere yönelik yaklaşımların değişmesi gerektiğini ve çevresindeki insanların empati kurmasının ne kadar kıymetli olduğunu vurgulayan Tan“’Çok üzgünüm, keşke böyle olmasaydı’ demek kadınların yükünü hafifletmiyor, aksine yük ekliyor. Bazen içimize kapanabiliyoruz. ‘Hiç sesin çıkmıyor?’ demek yerine, hâlini hatrını sormak daha kıymetli.”dedi. En büyük talebinin saygı, empati, koşulsuz sevgi ve kabul olduğunu ifade eden Tan “Sevmekten, sevilmekten, umut etmekten asla vazgeçmeyeceğini belirtti.
“Barınma krizi kadınları zorunlu evliliklere mahkûm ediyor”
Tan, Türkiye’de kadınların en temel haklarından biri olan barınma hakkının ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekti. Bu durumun birçok kadını zorunlu olarak evliliklerini sürdürmeye mecbur bıraktığını vurgulayan Tan “Kadınlar, bu şartlarda sadece ev kirasını nasıl öderim, nasıl geçinirim kaygısıyla zorunlu olarak evliliklerini sürdürüyor ve kendi yolunu seçmekten vazgeçiyorlar. Çevremde bunun birçok örneği var. Çok da haklılar. Kimse ekonomik sebeplerle zorunluluktan doğan evliliklerde kalmamalı.” Şeklinde konuştu. Bekar anneler için barınma desteği sunulması gerektiğini şehirlerde kadınların birbirine destek olabileceği dayanışma ağlarının kurulmasının önemini de aktaran Tan, “Bir çocuğu bir köy yetiştirir atasözü var. Şehirlerde bu maalesef çok zor. Bekar annelerin birbirine destek sunabildiği destek ağlarının kurulması en büyük hayalim.”dedi.
“Sadece anne olmak zaten çok şey…”
Toplumda sıkça duyulan “hem anne hem baba” söylemini kabul etmediğini dile getiren Tan şöyle devam etti:
“Çocuğuma sadece ve yeterince anneyim. Hem anne hem babayım söylemini hiçbir zaman kullanmam. Bu, anne olma hâlini yaşayamamak benim için. Sadece anne olmak zaten çok şey. Saçımı süpürge etmeden, süpürgeme binip ışığımı söndürmeden kendime ve kızıma eşlik etmek istiyorum.”
Ekonomik zorluklarla mücadele eden, buna rağmen umut etmekten vazgeçmediğini söyleyen Tan’ın hayali, tüm çocukların güvenle ve sevgiyle büyüdüğü bir toplumda yaşamak olduğunu belirtti.
Tan, İnsanların yalnızca hayatta kalmaya değil, yaşamaya da hak sahibi olduğunu bir kadının kendi yolunu seçmesi, barınma kaygısı yüzünden imkansız olmamalı ifadelerini kullanarak sözlerine son verdi.
THTM Defne’de Alevilere yönelik katliama karşı eylem düzenledi