DOLAR 35,9560 % 0.05
EURO 37,3690 % 0.03
STERLIN 44,8659 % -0.11
FRANG 39,7509 % 0.07
ALTIN 3.300,87 % 0,44
BITCOIN 97.525,52 -1.783

ÇHD: “Hukukun araçsallaştırması kabul edilemez”

Yayınlanma Tarihi : Google News
ÇHD: “Hukukun araçsallaştırması kabul edilemez”

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi, Adana Adliyesi içerisinde basın açıklaması gerçekleştirdi.

ÇHD adına basın açıklamasını okuyan  avukat Cemre Topal, “Hukukun araçsallaştırması kabul edilmez” dedi. Topal, konuşmasının devamında şu sözlere yer verdi;

“Son günlerde yaşananlar, Türkiye’de hukuk devleti ilkelerinin sadece aşındırıldığını değil, aynı zamanda bilerek ve isteyerek yıkıldığını göstermektedir. Adaletin evrensel ilkeleri yerine, ideolojik hedeflere ve siyasi çıkar hesaplarına dayalı bir yargı mekanizması inşa edilmeye çalışılmaktadır. Sinema sektörü üzerinden yürütülen soruşturmaların Gezi olaylarına uzanan hayali bağlarla ilişkilendirilmesi, siyasetin tutuklamalarla dizayn edilmeye çalışılması, hukukun adaleti değil, baskıyı tesis etme amacıyla kullanıldığını bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 12 yıl önce gerçekleşen Gezi olayları sırasında basının tavrının araştırılmasına ilişkin başlattığı soruşturma, yalnızca geçmişe dönük bir hesaplaşma değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir tehdittir.

Yargının, siyasi iktidarın talepleri doğrultusunda şekillenen bu kararları, yalnızca güncel davalarla sınırlı kalmamış, geçmişte ve bugün kadınların yaşam hakkını savunması gereken hukuk mekanizmasını da aynı bakış açısıyla çökertmiştir. Yargının iktidarın ne dediğine odaklanan kararları, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkılmasıyla aldığı talimatla, Pınar Gültekin davasında yerel mahkemeden dahi geri bir karar vermeyi başarabilmiştir.

Bu dönemde savunma mesleği ise özellikle hedef alınmaktadır. İstanbul Barosu’na yönelik hukuksuz girişimlerle başlayan süreç, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Fırat Epözdemir’in hukuka aykırı biçimde tutuklanmasıyla devam etmektedir. Bu tutuklama, yalnızca bireylerin özgürlüğüne değil, baroların bağımsızlığına ve savunmaya yönelik ağır bir saldırıdır. Benzer şekilde, avukat Sezin Uçar’ın gözaltına alınması, hukukçulara yönelik baskıların ne kadar derinleştiğini, savunma hakkının ve avukatların mesleki özgürlüklerinin nasıl hedef alındığını bir kez daha ortaya koymuştur.

Bugün, geçmişteki Zekeriya Öz dönemi gibi, başta İstanbul başsavcılığı olmak üzere yargı eliyle yeni bir hukuksuzluk düzeni inşa edilmekte; yargı, toplumu şekillendirme ve muhalefeti susturma aracı olarak kullanılmaktadır. Bu süreç, yalnızca bireylerin hak ve özgürlüklerine değil, toplumsal barışa da doğrudan saldırıdır. Oysa tarih, adaleti hiçe sayanların, yarattıkları mekanizmanın bir gün kendi adaletsizliklerinin kurbanı olduklarını defalarca göstermiştir.

Savunma olarak bizler hiçbir zaman susmadık, adaletin üstünlüğünü ve savunmanın bağımsızlığını savunmaktan vazgeçmedik. Bu sebeple hâkimlere, savcılara ve tüm hukukçulara çağrımızdır: Hukuku biat kültürünün kurbanı yapmayın. Adaleti bir iktidarın değil, halkın ve hakikatin hizmetine sunun. Çünkü adaletin olmadığı bir toplumda, er ya da geç herkesin özgürlüğü tehdit altında olacaktır.”