
Türkiye’nin en ağır kayıpların verdiği Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından bölgede yeni bir deprem ihtimali vatandaşları tedirgin ediyor. Doç. Dr. Hayati Koç, Mersin’in Adana’ya göre daha az riskli olduğunu ancak bölgenin depremselliğine ilişkin kapsamlı araştırma yapılması gerektiğini söyledi.
Özel Haber: İsmail Sarp Aykurt | 9. Köy
Türkiye’nin en ağır kayıpların verdiği Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Ancak hala depremin yaraları sarılabilmiş değil. Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkisiyle, bölgede ya da çevresinde yer alan fayların ilave stres stres yükleneceği ihtimali, bölge halkını da tedirgin eden unsurların başında geliyor.
6 Şubat depremlerinden Adana etkilenirken, Mersin’in önemli br zarar görmediği biliniyor. Ancak Mersin ve çevresini etkileyebilecek önemli fay sistemleri arasında “Ölü Deniz Fay Sistemi”, “Doğu Anadolu Fay Zonu ve Ecemiş Fay Zonu” yer alıyor. Tarsus ve Mersin’de yaşayanlar için kritik soru ise şehrin olası bir büyük depremden nasıl etkileneceği noktasında düğümleniyor.
“Bölgedeki araştırmaların artması gerekli”
9. Köy’e açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayati Koç, Adana’nın Mersin’e göre daha riskli olduğunu belirtirken, bu bölge üzerinde daha kapsamlı araştırmalar yapılmasının önemine dikkat çekti. Çukurova bölgesinin özellikle batı kesimlerindeki depremsellikle ilgili çalışmaların oldukça az olduğunu belirten Koç, bölgenin depremselliği ile ilgili bilgilerin çoğunun son 50 ya da 100 yıla ait ya da geçmiş tarihlerde, eski uygarlıkların kayıt altına aldığı bilgilere dayalı olduğuna dikkat çekti.
Koç, “Pozantı’dan Mersin’e doğru uzanan Ecemiş Fayı’nın aktif olup olmadığının tartışıldığını, bu nedenle Ecemiş Fayı’nın Mersin’e doğru uzantısının ayrıntılı olarak araştırılması gerektiğini” söyledi.
“Mersin’de ciddi depreme yol açacak bir fay yok”
Fay hatlarının geçtiği hatlar boyunca yerleşim yerleri kurulduğunu, depremi tartışırken sadece depremselliğin ya da depremin büyüklüğünün değil, yerleşim yerlerinin zemin özelliklerinin, bina ve yapıların sağlam yapılmasının belirleyici faktörler olduğunu vurgulayan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mersin için şunları söyleyebiliriz. Mersin’i etkileyecek ve bilinen en yakın aktif faylar Adana’da bulunur. Bu bölgedeki fayların uzunluklarının çok fazla olmadığını ve yapılan çalışmalarda, oluşabilecek en büyük depremin 6.5 ya da yapılan bazı araştırmalara göre en fazla 7.0’ye yakın olduğu belirtilmektedir. Bölgede yakın zamanda (1998’de) Ceyhan’da 6.2 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. O zamanki depremde de Mersin’in son yaşadığımız depremin etkisi kadar etkilendiğini gördük. Ciddi bir yıkım yaşanmadı. Bundan yola çıkarak diyebiliriz ki bilinen bilgiler ışığında, Mersin’e yakın bir yerde ciddi deprem yaratabilecek bir fay bulunmuyor.”
Adana’nın deprem açısından Mersin’e göre daha riskli olmakla birlikte Mersin’in kuzey-kuzeybatı bölgelerine doğru deprem
üretebilecek faylar olduğunu anlatan Koç, ancak bu fayların en fazla 5.0-5.5 büyüklüğünde depremler üretebileceğini vurguladı.
“Çevredeki depremlerin bu bölgeyi de etkilemesi kaçınılmaz”
Son olarak, Çukurova havzasının çevresinde olabilecek büyük depremlerden etkilenmesinin olası olduğuna da değinen Doç. Dr. Koç, Mersin’in Adana ve Hatay bölgesinde bulunan fayların kırılması sonucu meydana gelecek depremlerden, 6 Şubat depremlerinde görüldüğü üzere etkilenmesinin normal olduğunu ve böyle bir şeyin beklenebileceğini vurguladı.