Gaziantep Demokratik Kadın Platformu Sözcüsü Gülfidan Özpolat, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kadınların tarihsel mücadelesini anarak güncel eşitsizlikler, sömürü ve baskı politikalarına karşı birleşme çağrısında bulundu. Özpolat, 1857’de ABD’de tekstil işçisi 40 bin kadının eşit ücret ve daha iyi çalışma koşulları için başlattığı grevde, polisin müdahalesiyle çıkan yangında 129 kadının hayatını kaybetmesiyle başlayan 8 Mart’ın, kadın mücadelesinin simgesi olduğunu vurguladı.
Çukurova Bülten Haber Merkezi – Azime Bali
“Kadını Aileye Hapseden Politikalar Kabul Edilemez”
Özpolat, Türkiye’de AKP-MHP iktidarının 2025’i “Aile Yılı” ilan etmesi ve “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” gibi politikalarını eleştirdi. “Kadını birey olarak tanımayan, toplumsal cinsiyet rollerine hapseden bu politikalar, kadınları kamusal alandan uzaklaştırarak eve ve erkeğe tabi kılmayı amaçlıyor. Biz ‘Aile değil Kadınız’ diyerek bu cinsiyetçi yaklaşıma karşı duruyoruz” dedi. Kürtaj hakkına erişimin fiilen engellenmesi, boşanmayı zorlaştıran arabuluculuk önerileri, nafaka hakkına yönelik saldırılar ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi gibi adımların, kadın haklarında ciddi bir gerilemeye işaret ettiğini belirtti.
Küresel Tehditler ve Kadın Direnişi
Açıklamada, dünya genelinde sağ muhafazakâr politikaların kadın haklarına yönelik tehditlerine dikkat çekildi. Özpolat, ABD’de kürtaj hakkını koruyan Yüksek Mahkeme kararının bozulması, Polonya’da kürtaj yasalarının sertleşmesi ve Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gibi örnekleri sıraladı. Ortadoğu’daki savaşların ve baskıcı rejimlerin kadınları hedef aldığını ifade ederek, Filistin, Rojava, İran ve Afganistan’da kadınların özgürlük mücadelesine dikkat çekti. “Rojava’da ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganıyla kadınlar, patriyarkaya ve militarizme karşı evrensel bir direniş sergiliyor” diye konuştu.
Kadınların Somut Talepleri
Platform, kadınların hak ve özgürlükleri için somut taleplerini de kamuoyuyla paylaştı. Özpolat, “Güvenceli istihdam, her mahalleye ücretsiz ve nitelikli kreş, Kadın Bakanlığı kurulması, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi, ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin kabulü ve 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi istiyoruz. Esnek ve güvencesiz çalışma modellerine karşıyız; kaynakların savaş yerine eğitim, sağlık ve kadın istihdamına ayrılmasını talep ediyoruz” dedi. 2025’in “Aile Yılı” değil, “Kadın Yılı” olması gerektiğini vurguladı.
“Kayyum Politikaları Kadın Temsiline Darbe Vuruyor”
Türkiye’deki antidemokratik uygulamalara da değinen Özpolat, kayyum politikalarının kadınların siyasal temsiline yönelik bir saldırı olduğunu belirtti. “Seçimle göreve gelen kadın belediye başkanları ve meclis üyeleri kayyumlarla görevden alınıyor. Eş başkanlık sistemi yok sayılıyor, kadın daire başkanlıkları ve sosyal politikalar ortadan kaldırılıyor” dedi.
Kadın Cinayetleri ve Şiddete Karşı Acil Çağrı
Özpolat, 2024’te artan kadın cinayetlerine ve yargının tutumuna tepki gösterdi. “Narin’in ailesi tarafından katledilmesi ve Pınar Gültekin’in katiline haksız tahrik indirimi uygulanması, iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadelede samimiyetsizliğini ortaya koyuyor. Şiddetsiz bir yaşam için İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmeli ve uluslararası standartlar uygulanmalı” diye konuştu.
“Birleşirsek Dünyayı Değiştiririz”
Gülfidan Özpolat, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Erkek egemen sistemin bizi evle, savaşla, yoksullukla kuşatmasına karşı birleşelim. Kadınlar örgütlendikçe dünya değişir. Tüm kadınları, emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye davet ediyoruz.” Platform, 8 Mart’ta kadınları alanlarda taleplerini yükseltmeye çağırdı.
8 Mart: Kadınların Emeği ve Mücadelesinin Tarihsel Derinliği