Esra Eda Gürgen (Delibal) – Çukurova Bülten Haber Merkezi
Düşüncelerle sarhoş olur muydu bir ruh? Ya da anlatacak hiçbir dostun olmayıp kağıda ve kaleme, annesine sığınan yavru misali sığınır mıydı?
Derbeder bir halde sarhoşum karanlık çökerken. Alkol kullanmadım sadece düşüncelerimde boğuldum ve onlarla sarhoş oldum. Gözyaşları kurumuş kafesten kurtulmak için özgürce dökülüyor tane tane. Ay ise gecenin karanlığına sahte ışık tutuyor. İçimdeki öfke ateşi ise geceyi aydınlatacak gerçek bir ışık kadar büyük. Yıldızlar ise küsmüş geceye. Gece mutsuz, karanlık, huzursuz kelimelerim ve
düşüncelerim ise sonsuz. Bir evin çatı katı misali başım, döner dolaşır kalbimde bir hışım.
Ağzıma gelen kan tadı acının ufak bir tadı, acının bana armağan ettiği bir hatır. Sözcüklerim de küs bugün, ardı ardına dizildiği için. Bu kadar acı çektiği için sözcüklerim küs bu karanlığa, karanlık ise ürkek, dizleri sallanıyor. Karşısında yardıma muhtaç bir ruh, cesedini koruyamıyor karanlık. Işıklar sönmüş çığlıklar ise uçsuz bucaksız. Gizleniyor umutlar, hayaller bu gece.
Ilık ılık rüzgarlar dünyamı usul usul sallıyor. Ölüm korkusu sarıyor geceyi. Ruh muydu ölen, yoksa beden mi? Kaygısız bir gecede dakikalar içinde gülümseyen
bedenden alıyorlar hışımla gülümsemesini. Kapkara bulutlar sarıyor her yeri ve dünya birden bire deprem misali sarsılıyor. Düşünceler yalan oluyor birden bire. Sözcükler ise tüm gerçekliği ile çığlıklarla yüzüne çarpıyor gecede. Yalnızlık geliyor geceye, gece sakinleşiyor, ölü ruh sakinleşiyor. Ateş ise kaçıyor…