Mersin’de uzunca bir süredir hem proje hem de uygulama bazlı kimi çevre çalışmaları sürdürülüyor. Bu çalışmalarda, özellikle belediyelerin üstlendiği rol de yurttaşlar tarafından dikkat çekerken, Mersin’in başka yerlerinde farklı ‘direnişler’ de söz konusu. Tüm bunlarla birlikte, Mersin’in Akdeniz’de bulunduğu konum, çalışmaların da direnişlerin de ne kadar elzem olduğunu yeniden hatırlatıyor.
✍ Haber: Ceren Ender (Çukurova Bülten Haber Merkezi)
Son dönemde ortaya çıkan çevresel ve iklimsel değişiklikler ile yeni kriz emareleri Mersin’de de bir çabayı teşvik etmiş görünüyor.
Mersin Büyükşehir Belediyesi ve diğer çevre belediyeler ise bu çabaya kimi zaman projelerle kimi zaman da öz güçleriyle destek veriyor. Belediyeler, hem ekolojik çalışmalar hem de tarımsal üretim ve ilaçlamalar vb. gibi ek müdahaleler için hamle yapmış durumda. Bu kapsamda uygulanmaya konan kimi çalıştay, proje ya da uygulamalar, Mersin’in gündeminde ekolojik sorun ve eksikliklerin de olduğunu kanıtlayacak cinsten.
Ancak buna rağmen, son dönemde ortaya çıkan ve özellikle Anamurlu köylülerin ortaya koyduğu ekolojik direnç, oldukça dikkat çekici.
Peki, belediyeler ‘projeleri’ kovalarken doğa katliamlarına karşı direnişler ne durumda?
Mersin’in Anamur ilçesine bağlı Korucuk Köyü’nde açılması planlanan mermer ocağı ve bu ocağın açılmasıyla gündeme gelmesi beklenen, çevreye ve tarımsal üretime yönelik tehditler nedeniyle halkın ve çevreci grupların direnişi devam ediyor. Bölgede tarım ve hayvancılıkla geçinen yerel halk, mermer ocaklarının ormanlarına, su kaynaklarına ve tarım arazilerine vereceği zararların yanı sıra, arkeolojik sit alanlarını da tehdit ettiğini belirterek hukuki mücadele başlattığını duyurdu.
Ancak durum yalnızca Anamur ile sınırlı değil. Çok uzun zamandır hem ekolojik denge hem de işçiler açısından bir soru işareti olduğunu kanıtlayan Akkuyu’nun ‘nükleer’ tehdidi sürerken, Mersin’den Tarsus’un dağ köylerine uzanan süreç boyunca hem yeni ekolojik sömürü alanları hem de HES’lerle tehdit edilen “Boğazpınar köyü” gibi direnç alanları da mevcudiyetini koruyor.
Öte yandan belediyeler de görece daha ‘çekingen’ bir tarzla sürdürdüğü çalışmalarını duyurma telaşında.
Gerçek bir mücadeleye dönüşür mü? “Gündemde yeşil ve sürdürülebilir enerji çalışması da var”
Belediyelerin ‘ekoloji ajandasında’ farklı başlıklar öne çıkıyor.
Bunlardan birisi olan ve önemli buluşmalar arasında gösterilen, ‘Çevre- İklim- Enerji Çalıştayı’ da Mersin Büyükşehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Kontrol, Fen İşleri, İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı bünyesinde düzenlendi. Çalıştayda, Büyükşehir’in 2025-2029 Stratejik Plan çalışmalarında iklim, çevre ve enerji konularında izleyeceği yol haritası masaya yatırılırken, 5 yıllık eylem planlarının da temelleri atıldı. Öte yandan çalışgtayda, deniz kirliliği ve kirliliğin ekosisteme etkileri, kimyasal ve mikroplastik kirlilik ve atık yönetimi, iklim değişiklikleri ile mücadelede yerel eylem planları ve çevre mücadelesi başlıkları da masaya yatırıldı.
“Mersin’in simgesi turunçgil için ilave önlemler alınması söz konusu”
Turunçgil üretiminin başkenti olan Akdeniz bölgesi için önemli bir sorun olan Akdeniz Meyve Sineğine karşı Mersin Büyükşehir Belediyesi, etkin mücadele için biyosidal uygulama yapıyor.
Özellikle narenciye ürünleri başta olmak üzere tatlı meyve veren tüm ağaçlar için kalite ve verim düşüklüğüne sebep olan Akdeniz Meyve Sineği, yapılan ilaçlama ile kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Sorumluluk sahasında bulunan hal kompleksleri, çöp döküm sahaları, çöp konteynerlerine ilaçlama yapan Büyükşehir ekipleri, vatandaşların boş alanlara gelişigüzel bıraktığı bozuk narenciye ürünlerini de toplayarak, sinek oluşumunun önüne geçmeye çalışıyor.
Tüm bu gelişmelere ek olarak önemli bir proje de Mersin’in gündeminde yer alıyor.
Kısa bir zaman önce Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hayata geçirilen bir projeyle ‘yeşil bir gelecek’ oluşturma çabasına hız verildi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi’nin Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında Şehir Eşleştirme II (Yeşil Bir Gelecek İçin Eşleştirme) hibe Programı TTGS-II kapsamında hibe almaya hak kazandığı ‘Yeşil Bir Gelecek İçin Liman Şehirleri Ortaklığı’ projesi kapsamında, Litvanya’nın Klaipeda kentinde ‘Yol Haritası Hazırlama’ toplantısı gerçekleştirildi.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, MTSO (Mersin Ticaret ve Sanayi Odası), Klaipeda Belediyesi, Klaipeda Üniversitesi’nin de yer aldığı ve proje faaliyetlerinden biri olarak yapılan Yol Haritası Hazırlama Toplantısı’na; Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Dr. Bülent Halisdemir, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Öğretim Üyesi Dr. Devrim Tezcan ile Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Proje Uzmanı Ayşe Nur Arslan katıldı.
Toplantıda proje detayları ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin projeyle alakalı uygulamaları hakkında sunum yapılırken, bir yol haritası da belirlenmeye çalışıldı. Ek olarak, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün yaptığı çalışmalar ve Klaipeda Üniversitesiyle yapılacak ortak bilimsel çalışmanın detaylarıyla ilgili bilgilendirmelere de ye r verildi.
Bunun yanı sıra, Klaipeda’ya giden heyet, Klaipeda Üniversitesi’nin Rektörü Dr. Artūras Razbadauskas, Klaipeda Belediyesi Başkan Yardımcısı Algirdas Kamarauskas ve Başkan Danışmanı Asta Anilione-Lipovec’e de ziyaret gerçekleştirdi.
Klaipeda Üniversitesi’nin Rektörü Razbadauskas ve Belediye Başkan Yardımcısı Kamarauskas ise, projeye duydukları ilgiyi dile getirerek hem Mersin’in hem de Klaipeda’nın kıyı direncinin artırılması konusunda hazırlanacak yol haritasının oldukça önem taşıdığını dile getirdi. Razbadauskas ve Kamarauskas, iş birliği ve iletişimin proje sonrasında da sürdürülmesinden memnuniyet duyacaklarını dile getirdiler.
Proje içeriğinde neler var?
Türkiye ve AB Arasında Şehir Eşleştirme Hibe Programı (TTGS-I), toplumlar arasındaki iletişimi güçlendirmek ve AB’ye katılım sürecini yerel düzeyde desteklemek için yerel yönetimler arasında sürdürülebilir ilişkiler kurmayı amaçlar. Program Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı- II (IPA-II) kapsamında tasarlandı ve uygulandı. Türkiye ile AB Arasında Şehir Şehir Eşleştirme-Yeşil Bir Gelecek İçin Eşleştirme Projesi (TTGS-II), çevre koruma ve iklim değişikliğiyle mücadele odaklı şehir eşleştirme faaliyetlerini desteklemek üzere, TTGS-I deneyiminden yola çıkılarak geliştirilmiş bir devam programı.
Türkiye’deki yerel yönetimler; ulusal ve uluslararası iklim ve çevre politikalarının yerel düzeydeki uygulayıcıları konumunda. Ancak Türkiye’de iklim değişikliği ve çevre ile ilgili alanlarda deneyim paylaşımı, kapasite oluşturma ve yerel politika geliştirme süreçlerinin güçlendirilmesi gerekiyor. TTGS-II Projesi; iklim değişikliğiyle mücadele, çevre koruma ve yeşil gelecek konularında tesis edilecek yerel ortaklıkları destekleyecek.
Bu hibe programının amacı; Türkiye’de çevre ve iklim değişikliğine uyumu artırmak, şehir eşleştirme faaliyetleri yoluyla AB’ye katılım sürecine yerel düzeyden katkı sağlamak ve Türkiye ile AB’deki yerel yönetimler arasında bilgi ve deneyim paylaşımını teşvik etmek için sürdürülebilir yapılar oluşturmak.
“Mersin ekolojik olarak özel ilgi alanı içerisinde”
Tüm bunlarla birlikte hem projelerin hayata geçip geçmeyeceği hem de gerçekten bir ekolojik ferahlamanın olup olmayacağı merak konusu.
Özellikle iklim konusunda var olan değişiklikleri deneyimleyen bir kent olarak Mersin’in hem nükleer santral Akkuyu hem de doğanın talan edilmesi gibi başlıklarda nasıl yol alacağını bize önümüzdeki süreç gösterecek.