Uzmanlar, kış aylarında yaşanan mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklar nedeniyle bazı sivrisineklerin kış uykusuna geçemediğini ve yaz aylarında daha büyük bir sivrisinek sorunu yaşanabileceğini ifade ediyor.
Sivrisinekler, iklim değişikliğine bağlı olarak normalin üzerinde seyreden kış sıcaklıkları nedeniyle kış uykusuna geçemiyor. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin, özellikle sıtma taşıyan Anopheles ve Culex cinsi bazı sivrisinek türlerinin kış uykusuna yatamadığını, erişkin halde saldırmaya, kan emmeye devam ettiğini söyledi. Prof. Dr. Çetin, “Yerel yönetimlerin seçim sonrası nisan ayı itibarıyla yoğun ilaçlama yapması gerekir. Aksi halde yaz ayları sivrisinek nedeniyle sıkıntılı geçecektir” dedi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye‘de Eylül 2023 ortalama sıcaklığı 22,4 derece ile 1991-2020 normallerinin 1,5 derece, Ekim ortalama sıcaklığı 17,1 derece ile normallerin 1,5 derece üzerinde ölçüldü. Kasım ayı ortalama sıcaklığı ise 12,5 derece ile normallerinin 3,2 derece, Aralık ayı ortalama sıcaklığı da 8,3 derece ile normallerinin 3,5 derece üzerinde gerçekleşti. Uzmanların belirttiğine göre son yıllarda kış aylarındaki sıcaklık değişimi, sivrisinek sorununun yıl boyunca sürmesine yol açtı.Dünya Sivrisinek Programı (WMP) Etki Değerlendirme Direktörü Dr. Katie Anders, “Artan küresel sıcaklıklar, sivrisineklerin yaşam alanlarının genişlemesine neden oluyor. Bu, daha fazla topluluğu riske atıyor ve sivrisinek kaynaklı hastalıklara zaten yatkın olan yerlerde, hastalık bulaşmasına uygun olan ayların sayısını her yıl artırıyor” dedi.
WMP’nin verilerine göre dünyada üç binden fazla sivrisinek türü bulunmasına rağmen, deng humması, chikungunya, Zika ve sarı humma gibi ciddi hastalıkların çoğu yalnızca Aedes aegypti ve Asya kaplan sivrisineği olarak bilinen Aedes albopictus tarafından bulaştırılıyor. Yeşil Gazete’nin haberine göre; Dünyada en hızlı yayılan sivrisinek kaynaklı virüs olan deng humması, her yıl 390 milyondan fazla insanı enfekte ediyor ve dünya nüfusunun yarısından fazlasının risk altında olduğu belirtiliyor.
Prof. Dr. Hüseyin Çetin, meteorolojik verilere göre son yıllarda özellikle kış aylarındaki sıcaklık artışının, sinek popülasyonunun çoğalmasına neden olduğunu dile getirdi. Türkiye’de yaygın görünen Culex sinek türünün 1980’lerde yılda 22 nesil verirken, son yıllarda 24-25 nesil vermeye başladığının altını çizen Prof. Dr. Çetin, “Nesil sayısının artması popülasyonun artmasına, hastalık riskinin çoğalmasına sebep oluyor” dedi.
Türkiye’de yaklaşık 60 sivrisinek türü bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Çetin, “Culex ve Anopheles cinsi sıtmayı taşıyan sivrisinek türleri, kış uykusunu erişkin halde bina içlerinde, ahırlarda, foseptik çukurları gibi noktalarda saklanarak geçiriyordu. Mevsim sıcaklıkları özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarında normalin üzerinde olduğu için, birçok tür kış uykusuna yatmadı. Şu anda bu türler erişkin halde saldırmaya ve kan emmeye devam ediyor. Belediyeler ile yaptığımız görüşmelerde kış aylarında sivrisinek şikayetlerinde artış görüldüğü anlaşılıyor” diye konuştu.
“İklim değişikliği etkileriyle yaşıyoruz”
Prof. Dr. Çetin, sıcaklık artışının, sinek gelişim sürelerini kısalttığını, hızlı üremelerine neden olduğunu ve popülasyonlarını artırdığını söyledi.
Yerel yönetimlerin seçim sonrası nisan ayı itibarıyla yoğun ilaçlama uygulaması yapması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çetin, “Aksi halde yaz ayları sivrisinek nedeniyle sıkıntılı geçecektir. Mevsim değişkenliği, yağış düzensizliğini ortaya çıkardı. Normal ilaçlama yapılsa da yağışların düzensizliği nedeniyle biriken bina çevresindeki kanallar, küçük havuzlar, kullanılmayan otomobil lastikleri gibi bölgelerde su birikmeleri arttı. Havaların sıcak seyretmesi nedeniyle bu alanlar sineklerin gizlenme yeri olmaya başladı. Bu alanlar kontrol edilmezse büyük problemle karşı karşıya kalacağız. İklim değişikliği etkileriyle yaşıyoruz” dedi.
Son yıllarda, dünyada yapılan çalışmalarda da özellikle kış dönemlerinde sıtmayı taşıyan sivrisineklerin uyur hale geçmediğinden saldırmaya ve kan emmeye devam ettiği için hastalık bulaştırdığı bulguların varlığından bahseden Prof. Dr. Çetin, “Normal koşullarda sivrisineklerin kış uykusunda olması gerektiği dönemlerde sıtma gibi sivrisinek kaynaklı sarı humma, zika gibi hastalıkların görülmemesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’nin ekolojik ve iklimsel olarak birçok sivrisinek türüne uygun bir habitat olduğunu belirten Çetin, kış aylarında da sivrisineklerle mücadelenin devam etmesi gerektiğini vurguladı ve “İlaçlama yapılan noktalar ani yağışlarla yıkanıp gittiğinde ilacın etkisi kalmayabiliyor. Bu nedenle düzenli kontrole devam edilmesi lazım. Sarı humma, zika gibi hastalıkları taşıyan Asya kaplan türü sivrisinek türünün Türkiye’de yayılış göstermesi gelecek yıllarda bu tür sineğin taşıdığı hastalıklarla karşılaşma olasılığımızı artırıyor” dedi.
Sivrisineklere karşı uyarıda bulunan Prof. Dr. Çetin, “Vatandaşlarımıza önemli rol düşüyor. Bu sivrisinek, foseptik çukuru, rögar gibi sadece kirli, kötü ortamlarda yaşamıyor. Konutların içerisinde, etrafında küçük su birikintileri, kovalarda biriken suda geliştiği için vatandaşlarımızı uyarmalıyız. Konutların etrafında su birikmemesi gerekiyor. Balkon yıkamak için kovada biriken suyun içerisinde sivrisinek gelişebilir. Vatandaşlarımız bu bilince sahip olmalı. Bu hususlar dikkate alınmazsa gelecek bahar ve yaz aylarında ciddi sivrisinek riskiyle karşı karşıya kalabiliriz” dedi.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu (LSHTM) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2080’e kadar sekiz milyardan fazla insanın sıtma ve deng humması riski altında olabileceği tahmin ediliyor. Araştırma, küresel sıcaklık artışlarının, sıtma için yıllık bulaşma mevsimlerini bir aydan fazla ve deng humması için dört ay uzatabileceğini buldu. Bu tahminler, aynı dönemde yaklaşık 4,5 milyar nüfus artışı ve 2100 yılına kadar 3,7 santigrat derece sıcaklık artışı üzerine yapılan tahminlere dayanıyor.
Araştırmacılar ayrıca iklim değişikliğinin sivrisineklerin hastalık taşıma kapasitesini nasıl etkilediğine de baktı. The Lancet‘te yayınlanan bir makalede, sıcaklık ve yağışın etkisini insan nüfus yoğunluğu verileriyle birleştirerek, üreme sayısını (R0; bir enfeksiyondan beklenen ikincil enfeksiyon sayısını) tahmin etti. Bulgular, 1950-54’ten bu yana izlenen tüm arboviral (böcekler tarafından bulaşan bir virüs grubu tarafından ortaya çıkan enfeksiyona bağlı) hastalıklar için R0’nun arttığını gösteriyor. Aedes aegypti cinsi sivrisinekler tarafından bulaşan enfeksiyonların sayısı yüzde 13 daha yüksek, Aedes albopictus tarafından yayılanlar ise yüzde 7 daha yüksek.