Tarsus Kadın Platformu, Tarsus’ta bir kadının daha eşi tarafından katledilmesine tepki gösterdi.
Yarenlik Alanı’nda basın açıklaması gerçekleştiren Tarsus Kadın Platformu üyeleri, sloganlarla cinayetlere bir kez daha ses yükselttiler.
Burada platform adına basın açıklamasını Hamdiye Kırıcı okudu… Açıklama şöyle:
“Dün bir kadın daha erkek şiddeti ile aramızdan alındı. Bolatlı Köyünde Serap Biçer evli olduğu erkek tarafından katledildi. Gasp ve cinayet suçundan 24 yıl hapis yatıp, 8 ay önce cezaevinden çıkan Murat Biçer 7 aylık hamile eşini öldürdü. Daha sonra 5 yaşındaki torununu alarak kaçtı. Saatler sonra yakalandı.
Bu ülkede erkek iktidardan güç alan erkekler her gün kadınları öldürüyor. 2021 yılında 280 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 217 kadının ise ölümü şüpheli. 2022 yılında 334 kadın cinayeti, 218 şüpheli ölüm. 2023 yılında ise 315 kadın cinayeti, 248 şüpheli ölüm gerçekleşti. Şüpheli ölümlerin çoğu intihar olarak kayıtlara geçiyor, bir çoğu yüksekten düşme şeklinde. Bu cinayetlerin hiç biri tesadüf değil! Bu cinayetlerin hiç biri münferit değil!
Slogan: Münferit değil erkek şiddeti!
Erkekler kadınları öldürüyor çünkü bu ülkede kadınları koruyan yasalar uygulanmıyor, uygulanmadığı gibi tartışmaya açılıyor. Cezasızlık, haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi ile erkek yargı kararları şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiriyor. Kadın düşmanlığı bu ülkede iktidarın en tepesinden örgütleniyor. Bu düzen, bu iktidar adeta kadınların canına kast etmiş durumda. AKP’nin 21 yıllık iktidarının kadın düşmanı politikaları bize artan erkek şiddeti olarak dönüyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin 4 gün önce “İstanbul sözleşmesi ile cinayetlerin ilgisi yok. Sözleşme varken de işleniyor, yokken de işleniyor. Yeterince cezası var” dedi. Bekir Şahin’e soruyoruz: Bu fikriniz hangi verilere dayanıyor. Devlet kadın cinayetlerinde hiç bir istatistiki veri tutmazken, kadın örgütlerinin verilerine de kulak tıkıyor. Bizler yıllardır İstanbul Sözleşmesi’nde de olduğu gibi öncelikle şiddeti önleyin diyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadına yönelik şiddeti önlemektir. Devlete önleyici politikalar uygulama sorumluluğu yükler. Yasa değişiklikleri tartışmaları yapmayı bırakın da var olan yasaları, 6284ü uygulayın. İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar uygulamaya koyun.
Bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor. En çok da en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Kadın cinayetlerine baktığımızda failler çoğunlukla ailedeki erkekler. Kadınlar eş, eski eş, boşanma aşamasında olduğu erkekler tarafından öldürülürken iktidar daha da aile politikalarına sarılıyor. Nafaka tartışmaya açılıyor,. 6284 hedef alınıyor. Büyük aile buluşmaları düzenleniyor. Anayasa değişikliği tartışmaları yapılıyor. Daha 4 gün önce Adalet Bakanlığı tarafından Türk Medeni Kanunu çalıştayı yapıldı. Şimdi de Medeni Kanun tartışmaya açılıyor. Medeni kanuna dokunmanıza izin vermeyeceğiz. Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kadınların hayatları pahasına yürüttüğünüz aile politikalarından vazgeçin!
Yıllardır söylüyoruz: Eşitlik olmadan adalet olmaz! Erkek şiddetini önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır. İktidarın eşitliği reddeden politikaları erkek şiddetinin temelini oluşturuyor. Bu eşitsizlik dinci gericilikle, diyanet açıklamalarıyla meşrulaştırılıyor. İktidar şiddeti önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak birimler kurmak yerine bu eşitsizliği derinleştirmek üzere mekanizmalar kurmayı tercih ediyor. Her yere aile irşad büroları açıyor, buralarda şiddet görenkadınlara sabırlı olması örgütleniyor. Fetvalarıyla yıllardır kadınlari hedef alan Diyanet 2 gün önce de resmi sitesinden kadınların kocalarının isteklerine itaat etmesini ve kadınların çalışmasının eşinin iznine tabi olduğunu açıkladı. Diyanet fetvalarına da güç aldığı iktidara da itaat etmiyoruz. Hayatlarımız için laiklikten vazgeçmiyoruz.
Serap Biçer’in ve katledilen, şiddete uğrayan her bir kadının faillerini tanıyoruz. Öfkemiz büyük, isyanımız büyük! Kadın cinayetleri son bulana kadar, kirpiği yere düşen her bir kadının hesabını sorana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!
Yaşasın kadın dayanışmamız!
Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz…”